Peygamber Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular: “Âdemoğlu, Kurban Bayramı günü kurban kesmekten, Allahü Teala’ya daha sevimli bir amel islemiş olamaz.” (Sünen-i Tirmizì)
Kurban, kelime anlamı olarak maddi ve manevi yakınlığı kuşatacak bir anlam yelpazesine sahiptir. Kurban Allah’a yakınlaşmak, insanın hataları için O’ndan af dilemesidir. Sırat köprüsünde binek olacak kurban, insanın günahlarına bedel öldürmesi haram olan bedenine karşı helal kıldığı hayvanları kesmesidir.
İnsan kestiği kurban ile bir nevi kurban olur Allah’a. Aynı zamanda cehennem azabından kurtulduğuna müjdedir o hayvanlar.
Zira; Peygamber Efendimiz (s.a.v.): “Kim gönül hoşluğuyla ve sevabını yalnız Allahü Teala’dan bekleyerek kurbanını keserse, (bu kurban) o kimse için cehennem ateşinden (koruyan) bir perde olur.” (Taberânì, el-Mu’cemü’l-Kebîr)
Kurban kesmek, Allah (c.c.) yolunda bir fedakârlıktır, Allahü Teâlâ’nın verdiği nimetlere bir şükürdür. Ayrıca sevap kazanmaya ve Allah’a yakınlığa vesiledir, belalara karşı da bir kalkandır.
Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) müjde ile beraber uyarısı da vardır Müslümanlara. Buyuruyorlar ki: “Kim mal genişliği (imkân) bulur da kurban kesmezse sakın bizim mescidimize yaklaşmasın.” (Müsned-i Ahmed)
Kurban kesmek mali bir ibadet olsa da Allah katında kurbanın etleri ve kanları değil kurban kesenin takvası makbuldür. Bu sebeple kurban kesmekteki tek gaye Allah rızası olmalıdır.